Kasım 30, 2014

Green juice lovers

Bu senenin başıydı , aslında tam olarak 17 Ocak bir arkadaşım tarafından facebook "Green Juice Lovers " grubuna dahil edilmem. Tam da o aralar Banu Kalaycı rehberliğinde ruh-beden-zihin üzerinde çalışmalara başlamıştım. Uzun süredir yük olarak taşıdığım kilolarım sağlık sorunları yaratmaya başlamıştı, beden farkındalığı ile birlikte bu konu da birşeyler yapmam gerektiğini biliyordum ama nerden başlıyacaktım. Daha önce diyetisyen denemiş oldukça iyi sonuç almış ama yanlızca 1 yıl koruyabilmiştim verdiğim kiloları. Bu sefer ne diyetisyene ayıracak vaktim ne de diyet deniyecek motivasyonum vardı, başka bir şey gerekliydi. Cevap grup üyelerinin mesajları ile yavaş yavaş şekil bulmaya başladı, ne yediğimiz ile ilgili farkındalık çok önemliydi. Juice orucunu denedim önce 1 gün , sonra 3 gün sonra da 1 öğünü juice'a çevirmeyi ki bu genellikle akşam yemeği oluyordu. Juice ne miydi? çok kabaca sebze ve meyve suyu, ama hangileri ne oranda ve nasıl sıkılmalı çok önemli. Sonra şeker bağımlısı olduğumu kabullenip 21 gün şeker orucu ile bu bağımlılığı büyük ölçüde azaltım, giderek hafiflemeye başlamıştım, üstelik bu bir diyet değil dönüşümdü ya da değişimdi. Artık yediğim herşeyi çok dikkatle seçiyor, ihtiyacım olan miktarı yiyordum. İşlenmiş gıdalar ve katkı maddeleri konusunda çok daha duyarlıydım, şekerden sonra hayvansal proteinlerde büyük oranda beslenme rutinimden çıktı , buna bir de günlük yürüyüşleri eklediğimden beri toplam 13 kg daha hafifim artık. Elimde bir diyet listem yok, ama benim için ne doğru çoğunlukla biliyorum, gruba üye olmak isterseniz sizi hemen ekliyorlar ondan sonra tek yapmanız orada paylaşılan bilgileri takip edip doğru beslenme konusunda bilgilenmek, sağlıkla kalın

Kasım 26, 2014

Bere de tamam ama kar yok


Bavula son anda sıkıştırılan ip ve şişlerden önce bir atkı yapıldı. Plan ip bitene kadar atkı üretmeye devamdı, yapması kolay , başarı şanşı yüksek. Atkı kızımın arkadaşları tarafından beğenilince havaya girdim , yapim ben sen birine hediye edersin dedim ama küçük hanım atkıya takım bere isteyince yapamam diyemedim aradım taradım internetten buldum bir model ve başladım işe,modeli kabaca şöyle:

Bitince hemen fotolandı sabahahı bekleyemeden, ne de olsa ilk bere üstelik hiç de fena olmadı.




Daha detaylı tarif için Derya Baykal'ın programının linki:

http://www.youtube.com/watch?v=WnrcBUDScDo





Kasım 18, 2014

Russian Hollywood



Mosfilm stüdyolarındaydım bugün, üstelik Moskova'da yaşayan bir grup Türk kadınla. Organizasyonu MTKO (Moskova Türk Kadınları Organizasyonu) düzenledi.
Mosfilm Rusya ve Avrupa'nin en büyük ve en eski film stüdyosu.
Stüdyo ziyaretçi kabul ediyor ama bireysel olarak gezmek mümkün değil, gruplar rehber eşliğinde  gezdiriliyor ve önceden randevu almak gerekiyor. Filmlerde kullanılan tüm malzemeler sergileniyor; arabalar, bisikletler, kostümler..

 1960'lardan kalma araçlar hala kullanılır halde, bazısı son Çar ailesinin bindiği arabanının benzeri, bazısı Brejnev'in arabalarından biri..

1940'lar dan kalma bu kamyon lastiği orjinal, artık taşlaşmış ama bu haliyle filmlerde rol almaya devam ediyor.


Arabanın arkasında görünen dinazor da bir sinema emekçisi, belgeselde rol almış.


















Bu maket yönetmenin çalışması için, henüz bilgisayarlar ortada yok





Filmlerde kullanılan malzemeler dekor olarak gösteriliyor ziyaretçilere, ama bir daha geldiğinizde aynılarını görmemeniz mümkün, bir film setine tayinleri çıkmış olabilir.






Bu açıkhava stüdyosu son çekilen film White Tiger (Beyaz Kaplan ) filminde de kullanılmış. Bir platform binalarda değişiklikler yapılarak birden fazla film, reklam veya klip çekimi için kullanılıyormuş. Daha sonra tamamen yıkılarak başka bir platform inşa ediliyormuş, biraz hüzünle anlattı rehber burası bir süre sonra sadece anılarda kalacak diye.


Ana binanın içinde eski kameralar, telefonlar, silahlar ve benzeri pek çok şey adeta bir müze gibi sergilenmekte.

Binanın iç duvarlarını ise eski filmlerin fotografları süslemekte.

Son olarak; 2011 yılinda  Mosfilm klasik filimlerinden bir kısmını ücretsiz online görüntülemeye açmıştır.
Burada çekilen filmlerden bazıları;

Kasım 14, 2014

Harekete geç

Kafamı dinleyeceğim bitti, konuşmak için akşam bizimkileri beklemekten sıkıldım kısaca dilim şişti konuşmamaktan ve bu sabah itibari ile harekete geçtim. Sordum yüce google 'a nerdedir Türkler diye ve MTKO'yu buldum. Moskova Türk Kadınlar Organizasyonu. Önümüzdeki hafta MOS film stüdyolarına gezi yapacaklarmış, hem gezi hem de üyelik başvurumu yaptım, hemen cevap geldi salı sabahı gezide görüşürüz diye, hadi hayırlısı
Hazır harekete geçmişken bir de şu aklar düşen saçlarıma bir çare bulayım dedim, yüklendim memleketten getirdiğim boyalarımı tuttum yakınlardaki kocamın denediği kuaförün yolunu, Türk erkek berberi var belki bana tercüman olur dedim, meğer 15 gün önce Türkiye'den bir kadın kuaförü şansını Moskova'da denemeye karar vermiş ve burada işe başlamış. Bence bana gönderilmiş, saçlarım özenle boyandı ve bir güzel de fön çekildi, keyifler süper.
Dönüş yolunda üç adamın Türkçe konuşmalarına kulak misafiri oldum, bizim evin yakınlarındaydık ve birine kiralık ev bakıyorlardi, yok artık dedim bugün bir de Türk komşu buluyorum galiba..
Evet harekette bereket var, harekete geç ve yaşamın sana getirdiklerinin keyfini çıkar.

Kasım 13, 2014

Saint Basil's Cathedral'in kuleleri

Çocukluğumun kuleleri şekerden yapılmış sarayı, Kremlin'in taa kendisi zannettiğim, içinde prens ve prenseslerin muhteşem kıyafetlerle dans ettiğini düşlediğim. Hep görmek istediğim ve kırklı yaşlarda komşusu olup günlük yürüme rutinime onu görmeyi eklediğim.
Korkunç Ivan tarafından Kazan'ı ele geçirmesi nedeni ile yaptırdığı , Ivan çok beğenince aynısından bir daha yapmaması için mimarın gözlerini kör ettirdiği kathedral.
Orjinalinde kubbelerinin altin renklerle parladığı bu rengarek görüntüsüne 1670'ler de büründüğünü okudum, Ivan bu haliyle de beğenir miydi acaba yoksa atarmıydı boyacıları boya kazanına
Stalin'in yıkımından mimar Baranovsky tarafından kurtarılmış, mimar yıkım için gelindiğinde kathedralin merdivenlerine çıkmış ve kendi boğazını kesmekle tehdit etmiş,  Stalin yumuşamış yanlızca mimar beş yılıni hapiste geçirmiş bu nedenle
Adını aldığı Basil (Aziz Vasili ) İsa uğruna aklını yitirmiş ve kathedral içine gömülmüştür.

Kasım 12, 2014

Moskova kara hazır

Hava kasvetli, bu hava tahmini uygulamasının bugün için tahmini. Kasvet yağmıyacağına göre havadan bunu fena halde kara gebe olarak değiştirmek isterim ya da hava kar vadediyor.Neredeyse kasım ayının ortasına geliyoruz bir iki serpiştirme gördük o kadar. Bir de alışveriş merkezinde pamukla kar süsü verilmiş ağaçlar.
Tüm parklar kara hazır , toprak renkli talaşlara örtüldü, buz pateni pisti kuruldu pek çok yerde. Atkı, eldiven, palto çoktaan giyildi. Hep birlikte bekliyoruz.
Yağsa , her yeri beyaza boyasa , yeni bir başlangıç gibi adeta temiz bir sayfa açılmış gibi hissetsek yaşamda

Kasım 08, 2014

Tsaritsyno Park

Bugünkü keşif rotası Tsaritsyno Park, toplam 550 hektarlık kocaman bir park, biraz bizim Belgrad ormanlarını anımsatıyor. Fark mı , düzenli yürüyüş patikaları ve mangalsız hava sahası
Gel gezelim dedi kocam, peşindeyim hayatım dedim.
 Parkın içindeki bu saray Büyük Katerina tarafından yaptırılmış, gerçekten iriceymiş Katerina bu arada her ne kadar ismini bundan almasa da.
1775 yılında bölgeden geçerken çok beğenmiş ve satın almış, ilk yapılan binayı beğenmeyince "Yıkıla ve mimar kovula emri" vermiş. Koca Katerina hem arazide onun parada , yıkılmış ve tekrar yapılmaya başlanmış. Bahçede hala eski yapının kalıntıları görülmekte. Yanlızca saray değil bir opera evi, bir de kilise var , ayrica arazı içine yerleştilimiş başka ufak yapılar. Ama o hayatta iken bittiğini görmek kısmet olmamış. Ondan sonra gelenler de ilgi göstermemiş harap olmuş yıllar içinde. 1984 de başlanan restarasyon çalışmaları 2005' de tamamlanmış ve müze olarak ilk misafirlerini 2007'de kabul etmeye başlamış.
 Parkın içi sonbahar yapraklarından oluşan bir halı ile kaplı. Her mevsimde ayrı bir güzellikte olduğunu tahmin ediyorum. Karla , ya da yeşil çimenlerle kaplı halini görmek yapılacaklar listeme eklendi.

 Bizdeki gibi her parka konulan spor aletleri yok burada, ben şahsen o metal yığınlarından hiç hazzetmiyorum, ama voleybol oynamak için 5-6 file koymuşlar bir bölüme hepsi de doluydu.
Bir ara aldım başımı gittim, bunu yazdım sonra dedim ki başım olmadan nereye zaten ne demek ki bu?
 Yansımalar; ağaçların ki suda , bizim ki karşılaştığımız her insanda

Demem o dur ki, buralara yolunuz düşerse ve de vaktiniz olursa gelin görün bu cenneti . Bu arada evden buraya metro ile geldik , araba yok, trafik stresi yok. Dileğim cennet İstanbul daha fazla betona dönüşmeden bizim de buna benzer nefes alacak alanlarımız ve bunu gerçekleştirecek yöneticilerimiz olsun.


Kasım 06, 2014

Bit mevsimi

Bugün okuldan mail geldi, anaokulu bölümünde bit görülmüş çocuklarınızı üç hafta boyunca kontrol edin diye :( . Bizimki büyük ama bu miniklerin abla/ağbileri ile birlikte.

Demek ki neymiş bit  ülke, dil , din ayrımı yapmazmış. Sınır tanımayan bitler.
Hatırlıyorum bundan iki sene önce Derin bitlendiğinde daha önce hiç bit görmeyen ben paniğe kapılmış ve soluğu doktorda almıştım. Şansima benden deli çıkan doktor koltuk kumaşları dahil evdeki herşeyi yüksek ısıda yıkayacaksınız demişti.
Çözümü kuaförde bulmuştuk, meğer boyalı saça gelmezmiş bit. Yok yok çocuğun saçını boyatmadım, ama oksidanla taradılar. Sonra birkaç defa bit şampuani uyguladık.
Neyse ki yanımızda koca bir şişe lavanta kolanyası var, yarın sabahtan itibaren başlarız enseye saçlara sürmeye , hem mis gibi kokar hem de bit free oluruz. Bu da eski okulumuzun bize verdiği ipucu.


Kasım 05, 2014

Ayşe Teyze

Bugün evin Ayşe teyzesiyim, evi köşe bucak temizleyip bir de akşam yemeği için dolma yaptım, ütü için çamaşır makinasının bitmesini beklerken Ayşe Teyze geldi aklma ve onun için yazmak istedım bu sefer.
Ayşe Teyze hayatımıza 2002 yılında Derin ile birlikte girdi,  yeni doğum yapmış hormonların emrinde bir anne olarak ilk gördüğümde ben bu kadına mı bırakacağım çocuğumu diye ağlamıştım çünkü ondan bir önceki aday üniversite mezunu 45 yaşlarında iki büyük çocuk annesi çok hoş bir hanımdı ve biz zamanında geri dönüş yapmadığımiz için başkası ile anlaşmıştı.

Ayşe Teyze ise çiçekli uzun eteği , baş örtüsü , terlikleri ile bambaşka idi. Fakat diğer adaylardan farklı olarak görüşmeye geldiğinde şartları konuşmak yerine Derin'i sevmeyi tercih etmişti ve ne dersek siz bilirsiniz diyordu.12 yıl boyunca da hep siz bilirsiniz dedi, bir kere para konuşamadık kendisi ile , bir kere olsun parasını elden almak istemedi, hep rahatsızlık duydu para ile ilgili işlerden. Ama bayramlarda , doğum günlerinde hiç ihmal etmedi Derin'in harçlığını .
12 yıl boyunca bize hem anneanne oldu, hem aşçı, hem çocuğumuza baktı sanki öz torunu gibi hem evimize. Hatta zaman zaman bizde kalan hasta kayınvalidemle bile ilgilendi.
Öyle güzel yemekler yaptı ki şişmanlatti bizi, herşeyi yiyecek bu çocuk dememe rağmen hep Derin'e sevdiği yemeklerle arka çıkıldı.
Eger Derin'e kızmışsam sinirim geçene kadar gitmedi bekledi, bak ben gidince iyi davran çocuğuma diye tembih edildi. 
Mercimekli köftelerinden , zeytinyağlı sarmalarından kimler tatmadı kimler: iş arkadaşlarım , komşularım, hatta Derin'in servis şöförleri bile.
Derin ondan sevgiyi öğrendi ve kocaman sevilmeyi.

Ve Moskova'ya gelirken ben niye daha önce bırakmadım Derin'i bilemedim ayrılığın bu kadar zor olacağını diye ağladı.

Ve biz de söz verdik, her gelişimizde onu göreceğimize..








Kasım 03, 2014

Bayram bahane , tatil şahane


Yarin Rusya'da birleşme günü (Unity Day) kutlanacak, bu nedenle pazartesi ve salı ulusal tatil ama bizim kız ingiliz okuluna devam ettiği için okulu açık , yani karı koca baş başa kaldık. Okul tatil olmayınca bizim St Petersburg gezisi de iptal oldu.

Bu durumda biz de klasik Moskova eğlencemiz olan yürüyüş için dışarı çıktık.Hava gerçekten çok soğuk , yerler buz içinde, bizden başka kimse yok sokaklarda , bir biz bir de tatili fırsat bilip Moskova dışından gelenler var.Hem soğuk , hem yağmur bizi durduramadı, uzun bir yürüyüş sonrası eve döndüğümüzde şemsiyelere rağmen sırılsıklam ıslanmıştık.

Moskova boşalmış durumda , yani durum bizdeki gibi . Bayram bahane , tatil şahane.
Pek çok kişi 4 Kasım'ın tatil olduğunu biliyor ama niye olduğunu pek bilen yok.
Kızıl Meydan yarınki gösteriler için hazırlanmış , 2. Dünya savaşından kalma askeri araçlar gösteri için meydana getirilmiş ama gösteri programı ile ilgili bir bilgiye ulaşamadım internette. Fotoğraflamak istiyorum ama anlaşılan işim biraz şansa kaldı.




Kasım 02, 2014

Günlerden Nazım bugün Moskova'da, hava kurşun gibi ağır . Novodeviçi mezarliğinda ziyaretine gittik ünlü şairi, siyah granitten yapilmiş mermerden mezar taşına dokunurken gözyaşlarima hakim olamadım, daha yanlizca bir hafta uzaktayken memleketten birden duygusu sardı beni geri dönememenin.
Ve okudum Nazım'ın kendi kaleminden kendini

1902'de doğdum
doğduğum şehre dönmedim bir daha
geriye dönmeyi sevmem
üç yaşımda Halep'te paşa torunluğu ettim
on dokuzumda Moskova'da komünist Üniversite öğrenciliği
kırk dokuzumda yine Moskova'da Tseka-Parti konukluğu
ve on dördümden beri şairlik ederim
kimi insan otların kimi insan balıkların çeşidini bilir
                                               ben ayrılıkların
kimi insan ezbere sayar yıldızların adını
                                               ben hasretlerin
hapislerde de yattım büyük otellerde de
açlık çektim açlık gırevi de içinde ve tatmadığım yemek yok gibidir
otuzumda asılmamı istediler
kırk sekizimde Barış madalyasının bana verilmesini
                                                            verdiler de
otuz altımda yarım yılda geçtim dört metre kare betonu
elli dokuzumda on sekiz saatta uçtum Pırağ'dan Havana'ya
Lenin'i görmedim nöbet tuttum tabutunun başında 924'de
961'de ziyaret ettiğim anıtkabri kitaplarıdır
partimden koparmağa yeltendiler beni
                                            sökmedi
yıkılan putların altında da ezilmedim
951'de bir denizde genç bir arkadaşla yürüdüm üstüne ölümün
52'de çatlak bir yürekle dört ay sırtüstü bekledim ölümü
sevdiğim kadınları deli gibi kıskandım
şu kadarcık haset etmedim Şarlo'ya bile
aldattım kadınlarımı
konuşmadım arkasından dostlarımın
içtim ama akşamcı olmadım
hep alnımın teriyle çıkardım ekmek paramı ne mutlu bana
başkasının hesabına utandım yalan söyledim
yalan söyledim başkasını üzmemek için
              ama durup dururken de yalan söyledim
bindim tirene uçağa otomobile
çoğunluk binemiyor
operaya gittim
            çoğunluk gidemiyor adını bile duymamış operanın
çoğunluğun gittiği kimi yerlere de ben gitmedim 21'den beri
            camiye kiliseye tapınağa havraya büyücüye
            ama kahve falıma baktırdığım oldu
yazılarım otuz kırk dilde basılır
            Türkiye'mde Türkçemle yasak
kansere yakalanmadım daha
yakalanmam da şart değil
başbakan filân olacağım yok
meraklısı da değilim bu işin
bir de harbe girmedim
sığınaklara da inmedim gece yarıları
yollara da düşmedim pike yapan uçakların altında
ama sevdalandım altmışıma yakın
sözün kısası yoldaşlar
bugün Berlin'de kederden gebermekte olsam da
                                           insanca yaşadım diyebilirim
ve daha ne kadar yaşarım
                             başımdan neler geçer daha
                                                                kim bilir.



                                                                11 Eylül 1961 / Doğu Berlin.