Ocak 30, 2015

Afrika Çiçeği

Evet bu motifin adı African Flower yani Africa çiçeği, nasıl yapıldığını Heidi pek güzel anlatmış bloğunda bu motifle pek güzel oyuncak hayvancıklar yapmış bi görün derim. 
Bi heyecan gidip yünler aldım ya kendime , her renkten tek yumak almışım, bakalım ipler bittiğinde ne büyüklükte bir şey olacak.







Mis gibi bir cuma, lapa lapa yağan karı seyrederek kahvaltımı yapacağım sonra da film seyrederek motif yapmaya devam. 

Arada kitap var , bitmek üzere ,'Sahilde Kafka" Haruki Murakimi'nin , kendisi pek sevdiğim bir Japon. Bitmesin diye son sayfaları tekrar tekrar okuyorum. Çocukluğumdan beri böyledir, kitabı sevdim mi  o dünyaya dahil olurum ve hiç ayrılmak istemem. Biten kitap, iyi bir dosta veda etmek gibidir.

Bu günlük bu kadar yol arkadaşlarım aşağıda sepette beni bekler.

Ocak 28, 2015

Göz Bandı Baykuş


Eee bu memleketin şu anda geceleri uzun ama kısa sürede yerini uzun günlere bırakacak, hazırlık lazım aydınlıkta uyumak için. Ne yapmak lazım , göz bandı. Bakalım , esinlenelim , heveslenelim yerli yabancı örgü severlerimiz ne yapmış dedim ve tabii ki baykuş . Bilge kuş , gecenin gizlerinin bir bileni, ağır abi/ablası , kapat gözlerimi karanlıkla düşlerimin gözü ol.

Kim bilir ne zamandır tığ işi yapmamışım, öyle de güzel anlatımlar var ki nette ama ben yıllarca prosedür takip etmekten bıkmışım, şöyle bir resimlere göz gezdirip kafa göz daldım işe. 
 Dedim ya tarifler süper başladım ben de resimlemeye , kendimce tarifliyeceğim. 39 zincir çekilir .....

Yok hiç bana göre değil bu tarifli anlatım işi, uydurdum işte 5 sıra ördüm üstüne 2 tane yarım daire yaptım.
Sonra bir adet kırmızı burun, sarıların altına ışık geçirmesin diye makyaj pedleri. 2 minik düğme göz oldu, biraz gögüs gibi de duruyorlar sanki :)
Kullanmak içinse lastiğe ihtiyaç var, onu da memleketten alırım artık.


Ocak 25, 2015

Uyuyan güzel


Benim minik kızım, minik ama boyu benden uzun kızım. Uyumak nedir bilmiyen kitap kurdum, uykusu gelince diğer yastığını kıymetlisi kitabı ile paylaşmış.
 O da , yatak arkadaşı köpekbalığı da  sonunda baygın düşmüşler. Kontrol etmesem sabaha kadar bu ışıkta uyurlar, renkli mi bilmem ama ışıl ışıl düşler görürler. 
Not: resim kendisinden onay alınarak paylaşılmıştır.

Ocak 23, 2015

Şekerci Dükkanı



Internetten ara tara ve Moskava'da yaşayan bir Amerikalı'nin facebook post'u sayesinde bul. Burası bir fabrika satış mağazası. Yanlızca örgü ipi değil, keçe , çarpı işi, tığlar, şişler, düğmeler yani ne ararsanız var. 
Tam olarak şekerci dükkanındaki çocuk gibiydim , ne alacağımı şaşırdım. 


Bunlar benimle eve gelenler, planlar: bere, amigurimi deneme, Sevgi battaniyesi' ne göndermek üzere çocuk battaniyesi, yeleği, patiği ....
Uzun bir sure oyalar bunlar beni :)
Moskova'da olupta ilgilenenler için web adresleri msf.ru, yerleri Semyonovskaya metro istasyonuna
 5 dk yürüme mesafesi.  

Ocak 20, 2015

Gömlek cik



Ne bu gömleği artık giymiyecek misin ? Dur ben eteğine bu kuşları işleyeyim belki fikrin değişir :))
İplikler mi, otellerden alınan dikiş kitleri var ya, aman iyiki her gittiğimiz yerden almışız, bak belli mi olur nerede ne zaman işe yarıyacak. Bir de geçenlerde yaptığım çarpı işinden kalan ipler sağ olsun, renkler biraz sıkıntı ama yapacak bir şey yok. 
Bittince ne mi olacak , ne bilim ben , belki pano olur, belki torba üstü buluruz artık bir şey. 
Ya bu hafta sonu yün satılan bir yer buluruz ve ben örgüye terfi ederim, ya boyar ya da işlerim bu gömlekleri. Hadi hadi allahtan gömlekler XL bunun etegi , kolu, gövdesi derken oyalar beni bir süre. 
Hani ben evde oturunca dikip boyayacaktım gönlümce, kerbelaya düştüm adeta, yok kardeşim bir de Ruslar el işleri ile meşhurdur, nerden alıyorlar nerden bu malzemeleri, bilen varsa söylesin.

Ocak 13, 2015

Yerim ben sizi



 Moskova'ya dönünce başladım yine bugün ne yapsam döngüsüne. Bir süredir bloglar da görüp pek bi heveslenmiştim porselen boyama işine, kalemler gider gitmez alındı, malum burada bir şey bulamıyorum.

Sıra geldi ne çizsem acaba kısmına , veee baykuş tabii ki hem severim kendisini hem de pek bi kolay çizmesi dedim, dedim ama gördüğünüz gibi benim yeteneğim çöpten adam seviyesinde pek bi başarılı.

İki tabaktan sonra siyah olan kalemin ucu gitti, maalesef istediğim markayı bulamayınca pek bi içime sinmeden almıştım zaten bunları. Boyadım , on beş dakika bekletip 160 derecede yirmi dakika pişirdim, artık bulaşık makinasına girer diye ümit ediyorum.


Ocak 12, 2015

Abur cubur denemeler


Bugünün atıştırmalığı ; marine edilmiş yeşil çaylı deniz yosunu. Tadı mı? bildiğiniz balık . 
Kesin zayıflarım ben bunla, yemekten soğutur bu beni kesin.
Yeni tatlara evet ama insanın alıştığı damak tadı bir başka, bavulumu bir görseniz adeta marketi taşıyorum buraya, peynir zeytin salça neler neler.Hatta abartıp simit bile depoluyorum havaalanından, buzluğa atıp hafta sonları kahvaltılarını taçlandırıyoruz.
Neyse ben devam edim kaldığım yerden cipsime :p


Ocak 06, 2015

Vee 2015'i de gördük





Bir zamanlar 2000 yılının hayalini kurar, vayy 32 yaşında olacağız derdik, ya da ben derdim :) 30'lar geçti,40'lar bile bitiyor. Aman 30,40,50 rakamlarla yok işim.
Buz gibi bir havada Roma'da  girdik yeni yıla, tepede havai fişek gösterisini seyretmek meşhur ayağına 1970'lerden kalma bir lokantada girdik. Biz 2015'e değil, 1975'e girdik sizin anlayacağınız İtalyan şantörün şarkılarıyla. Ama mekan bahane dostlarla olmak şahane.
Ertesi gün yeni yıl için süslenmiş Roma sokaklarındaydık, biz ve yaklaşık  yüzlerce Türk. Bir ara duyduğum herşeyi anlayınca allahım söktüm bu İtalyancayı bile oldum.
Kestaneci bile sanki bizimkiyle aynı ama biraz daha süslücesi. İlk bulduğumuz pizzacıya attık kendimizi çok acıkınca, o da ne ahçısı Maraşlı , pizzalar hafif pide tadında. Ama şaraplar bayağı bir İtalyan.





İspanyol merdivenlerinde kalabalık toplanmış etrafta aryalar uçuşuyor yılın ilk gününde,biraz kenarından takılıp klasik alışveriş turuna başladık. Ama artık eskisi gibi değil, nereye gidersen git aynı markalar. Aynı mağazaları her hangi bir şehirde gezip, üstüne yine bilinen kahvecilerde kahve içebilirsin.






Vatikan ziyareti, birbiri ardına sıralanmış dört sıra sütun tam da bu noktadan bakılınca tek sıra görünüyor, ama ben bu arada aşkı çekmişim , bakınız ortadaki yeşil montlu adam nasılda sarılmış sevgilisine.



                                                                                                                                     


Sırada bu taş gibi yakışıklı var, nemi yapıyor ? Tarihin ilk selfie'sini çekiyor tabii ki, bu espiri pek bi sempatik rehberimize ait.Burası gerçekten çok büyük bir müze, dünyanın dört bir tarafından getirilmiş heykeller ve eşyalar süslüyor etrafı.

Vatikan'ın avlusu oldukça kalabalık, eğer rehberli turlara katılmazsanız müzeyi görmek için 3-4 saat kuyrukta beklemeniz gerekiyor. Bizi yolda yakalayıp Türkçe bizi ikna etmeye çalışan İranlı rehbere inanmayıp avluya kadar gittik ve kuyruğu görünce geri dönüp rehber almak zorunda kaldık hemen hemen her dilde rehber bulmak mümkün.
Son bi not, bu pek bi şık vatikan askerlerinin İsviçre'den olduğunu öğrendik, hepsi bekar ve 40 yaşına kadar evlenmelerine izin yokmuş. 40 yaşında emekli oluyorlar ve yine rehberimize göre hayat zaten kırkından sonra başlıyormuş.
2015 böyle başladı, bol gezmeli, pek kahkahalı, dostlarla birlikte, niyetimiz böyle devam etmesi ve herkese huzur, sağlık, bereket ve mutluluk getirmesi.